Yakup Buğrahan SEVDİ yazdı.

Hukuki Destek Almak İçin Formu Doldur!

Kategoriler

Tarih ve Etiket

İçindekiler

Trafik Kazası Sonrası “Görünmeyen” Zararınız; Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır?

Trafik kazaları, araçlarda meydana gelen fiziki hasarların onarılmasıyla sona eren basit bir süreç değildir. Onarım masrafları sigorta tarafından karşılansa dahi, kaza geçiren bir aracın maruz kaldığı ve çoğu zaman göz ardı edilen önemli bir zarar kalemi daha vardır: araç değer kaybı. Bu kavram, bir aracın kaza sonrası ne kadar mükemmel bir şekilde tamir edilirse edilsin, ikinci el piyasasındaki satış değerinde meydana gelen kaçınılmaz düşüşü ifade eder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, kazaya karışmış bir araç, onarım sonrası dahi “tahribatın izlerini” taşıyacağından, mübadele (rayiç) değeri, olaydan önceki hasarsız haline göre her zaman daha düşük olacaktır.Bu durum, aracın TRAMER (Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi) sistemine “kazalı” olarak işlenmesiyle daha da pekişir ve potansiyel alıcılar nezdinde aracın değerini psikolojik ve ekonomik olarak düşürür. Bu husus, “araç değer kaybı nasıl hesaplanır” sorusunun vatandaşlar tarafından sıkça sorulmasına sebebiyet verir.

Hukuki açıdan bakıldığında, araç değer kaybı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında somut bir “gerçek zarar” olarak kabul edilir. Bu zarar, kazada kusurlu olan tarafın haksız fiili neticesinde ortaya çıktığı için, haksız fiil sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde tazmin edilmesi gereken bir haktır. Ne var ki, birçok araç sahibi bu yasal hakkından haberdar değildir veya sigorta şirketlerinin sunduğu eksik bilgilendirme ve teklifler nedeniyle hak ettiğinden çok daha düşük bir tazminata razı olmaktadır. Sürecin hukuki ve teknik karmaşıklığı, yanlış atılan adımlar veya yasal sürelerin kaçırılması, ciddi hak kayıplarına yol açabilmektedir. Bu nedenle, bir trafik kazası mağduru olarak, aracınızda oluşan bu “görünmeyen” zararı ve bu zararı nasıl tazmin edeceğinizi tüm hukuki detaylarıyla bilmeniz, maddi menfaatlerinizi korumanız açısından hayati önem taşımaktadır. Bu yazımız, değer kaybı nasıl hesaplanır sorusundan başlayarak, başvuru şartları, sorumluluk hiyerarşisi, hak arama yolları ve zamanaşımı süreleri gibi tüm kritik konuları güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.

Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında; Değer Kaybı Tazminatı Başvurusunun Şartları Nelerdir?

Araç değer kaybı tazminatı talebinde bulunabilmek için belirli hukuki şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar, talebinizin geçerliliği ve kabul edilebilirliği açısından temel taşı niteliğindedir. Sürecin en başında bu koşulları doğru analiz etmek, gereksiz zaman ve masraf kaybını önleyecektir. Bu şartları bilmek, değer kaybı nasıl alınır sorusunun cevabının ilk adımıdır.

Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında; Kusur Oranının Belirleyici Rolü

Değer kaybı talebinin en temel ve vazgeçilmez şartı, talepte bulunan araç sürücüsünün veya sahibinin kazanın oluşumunda %100 kusurlu olmamasıdır. Hukukumuzdaki genel ilke uyarınca, hiç kimse kendi kusurundan menfaat sağlayamaz. Bu nedenle, kazaya tamamen kendi hatasıyla sebebiyet veren bir sürücünün, aracında oluşan değer kaybını karşı taraftan veya sigortadan talep etmesi mümkün değildir.

Eğer kazada kısmi bir kusurunuz varsa (örneğin %25, %50 veya %75), değer kaybı talep etme hakkınız devam eder. Ancak bu durumda, alacağınız tazminat miktarı, bilirkişi tarafından hesaplanan toplam değer kaybı bedelinden kendi kusur oranınız düşülerek belirlenir. Örneğin, bilirkişi raporunda aracınızdaki değer kaybı 20.000 TL olarak hesaplanmışsa ve kazada %25 oranında kusurlu bulunmuşsanız, talep edebileceğiniz tazminat miktarı 20.000×(1−0.25)=15.000 TL olacaktır.

Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında;  Hasarın Niteliği ve Hasar Onarımının Varlığı

Değer kaybı tazminatından bahsedebilmek için, öncelikle kaza nedeniyle aracınızda maddi bir hasarın meydana gelmiş ve bu hasarın bir onarım sürecinden geçerek giderilmiş olması gerekir. Henüz onarılmamış bir hasar için değer kaybı talep edilemez, çünkü zarar henüz tam olarak somutlaşmamış ve aracın onarım sonrası piyasa değeri belirlenmemiştir. “Mini onarım” gibi basit, genellikle boyasız göçük düzeltme veya lokal çizik giderme gibi işlemlerin değer kaybı oluşturmadığı kabul edilmekle birlikte, Anayasa Mahkemesi’nin “gerçek zarar” ilkesini öne çıkaran kararları sonrası, bu tür küçük onarımların dahi aracın orijinalliğini bozduğu ve piyasa değerini etkilediği ispatlanabiliyorsa, tazminat konusu yapılabileceği yönünde bir esneklik ortaya çıkmıştır.

Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında;  “Aynı Yerden İkinci Hasar Olmaz” Prensibi

Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre, bir aracın daha önceden bir kaza nedeniyle hasar görmüş ve onarılmış bir parçasının (örneğin sol ön çamurluk), yeni bir kazada tekrar aynı yerden hasar görmesi durumunda, bu parça için yeniden araç değer kaybı talep edilemez. Bu kuralın ardındaki mantık, o parçanın zaten ilk kazada orijinalliğini yitirmiş ve değer kaybına uğramış olmasıdır. Dolayısıyla, ikinci kaza aynı parçanın değerinde ek bir düşüşe neden olmaz. Bu durumun ispatında, aracın tüm hasar geçmişini detaylı olarak gösteren TRAMER kayıtları kritik bir rol oynar. 

Bu noktada TRAMER kaydının süreçteki çift yönlü rolünü anlamak önemlidir. Bir yandan, yeni kazanın TRAMER’e işlenmesi, aracınızın “kazalı” olarak damgalanmasına ve değer kaybına uğramasına neden olan temel unsurdur. Diğer yandan ise, aynı TRAMER kayıtları, sigorta şirketleri veya karşı taraf için bir savunma aracına dönüşebilir. Eğer kayıtlarda, yeni kazada hasarlanan bölgede eski bir onarım bilgisi varsa, bu durum talebinizin reddedilmesine veya ilgili parça için hesaplama yapılmamasına yol açabilir. Bu nedenle, bir sigorta avukatlığı uzmanının dava sürecine başlamadan önce yapacağı ilk ve en önemli adımlardan biri, müvekkilin aracına ait detaylı TRAMER sorgusunu yapmak ve geçmiş hasar kayıtlarını analiz etmektir. 

Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında Dönüm Noktası; Anayasa Mahkemesi Kararı: Kilometre ve Yaş Sınırının Kalkması

Geçmişte, Trafik Sigortası Genel Şartları’na dayanılarak getirilen ve 165.000 km üzerindeki araçların değer kaybı talep edemeyeceği gibi kısıtlamalar, hak arama önünde ciddi bir engel teşkil ediyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi (AYM), 2020 ve 2022 yıllarında verdiği emsal niteliğindeki kararlarla bu durumu kökten değiştirmiştir.AYM, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yer alan ve idareye (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) genel şartlar aracılığıyla tazminat hesaplama yöntemi belirleme yetkisi veren ibareleri iptal etmiştir.

Anayasa Mahkemesi, bu tür idari düzenlemelerin ve formül dayatmalarının, kişilerin mülkiyet hakkını ve uğradıkları “gerçek zararın” tam olarak tazmin edilmesini engellediğini, bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmetmiştir. Bu tarihi kararların bir sonucu olarak, daha önce uygulanan kilometre veya yaş gibi katı sınırlar hukuki dayanağını yitirmiştir. Güncel uygulamada, aracın yaşı veya kilometresi ne olursa olsun, eğer kaza nedeniyle piyasa değerinde ispatlanabilir bir düşüş yaşanmışsa, araç değer kaybı tazminatı talep etmek mümkündür. Bu gelişme, değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun yanıtını temelden değiştirmiştir.

Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır? Güncel Yöntem ve Kriterler

Trafik kazası sonrası en merak edilen konulardan biri, “Peki benim aracımdaki değer kaybı nasıl hesaplanır?” sorusudur. Anayasa Mahkemesi’nin hukuki uygulamayı yeniden şekillendiren iptal kararları, bu sorunun cevabını da değiştirmiştir. Artık sigorta şirketlerinin dayattığı, hakkaniyetten uzak ve genellikle zararı tam karşılamayan standart formüller dönemi sona ermiştir. Güncel sistem, “gerçek zarar” ilkesine dayanmakta ve her kazanın kendi özel koşullarına göre değerlendirildiği, daha adil bir hesaplama yöntemini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun tek bir formül cevabı yoktur.

Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında Formül Döneminin Sonu: AYM Kararları ve “Gerçek Zarar” İlkesi

Anayasa Mahkemesi’nin, Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresini ve bu şartlara göre tazminat hesaplamasını öngören kuralları iptal eden 2022/167 sayılı kararı, bir milat niteliğindedir. Bu kararla birlikte, sigorta şirketlerinin ve onların atadığı eksperlerin kullandığı, aracın yaşına, kilometresine ve hasarlı parçaların niteliğine göre katı katsayılar içeren formüllerin hukuki dayanağı ortadan kalkmıştır.

Artık hesaplamanın temelini, Yargıtay’ın da uzun yıllardır kararlarında istikrarlı bir şekilde vurguladığı “gerçek zarar” ilkesi oluşturmaktadır. Bu ilkeye göre değer kaybı, basit bir formülle değil, aracın kaza öncesindeki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kaza sonrası onarılmış haldeki ikinci el piyasa değeri arasındaki somut farkın tespit edilmesiyle belirlenir.Yani temel soru şudur: “Bu araç, bu kazayı geçirmemiş olsaydı kaça satılırdı? Şimdi bu kaza ve onarım kaydıyla birlikte kaça satılabilir?” İşte bu iki rakam arasındaki fark, sizin gerçek zararınızdır ve tazminat talebinizin temelini oluşturur. Bu,değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun en temel hukuki yanıtıdır.

Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Sorusunun Cevabında Bilirkişi Raporunun Kritik Rolü

Güncel uygulamada, gerçek zararın tespiti, mahkeme veya tahkim komisyonu tarafından atanan, alanında uzman ve tarafsız bir bilirkişinin hazırlayacağı detaylı bir rapora dayanmaktadır.Bu bilirkişi genellikle bir sigorta eksperi, makine mühendisi veya otomotiv alanında uzmanlaşmış bir teknik personel olabilir. Bilirkişi, dosyaya sunulan tüm belgeleri ve aracın özelliklerini bir bütün olarak değerlendirerek, piyasa koşulları çerçevesinde bir sonuca varır. Bir bilirkişi raporunda değer kaybı miktarını belirlerken dikkate alınan temel faktörler şunlardır:

  • Aracın Kaza Anındaki Rayiç (Piyasa) Değeri: Hesaplamanın başlangıç noktasıdır.
  • Aracın Markası, Modeli, Üretim Yılı ve Kilometresi: Aracın ne kadar yeni ve kilometresinin ne kadar düşük olduğu, değer kaybı miktarını doğrudan etkiler. Yeni ve düşük kilometreli araçlarda kayıp daha yüksek olur.
  • Hasarın Niteliği ve Boyutu: Kazanın aracın neresinde meydana geldiği (ön, arka, yan) ve hasarın derinliği (kaporta, şasi, direkler, tavan vb.) kritik öneme sahiptir. Özellikle aracın iskelet yapısını etkileyen şasi işlemleri, değer kaybını en çok artıran unsurlardır.
  • Değişen ve Onarılan Parçalar: Onarım sırasında kaç parçanın değiştiği, kaç parçanın onarıldığı ve kullanılan parçaların niteliği (orijinal, eşdeğer, yan sanayi) dikkate alınır. “Değişensiz” ve “boyasız” araçların piyasada daha değerli olması nedeniyle, her değişen veya boyanan parça değer kaybını artırır.
  • Aracın Geçmiş Hasar (TRAMER) Kayıtları: Aracın bu kazadan önce başka kazalara karışıp karışmadığı, TRAMER kayıtları üzerinden kontrol edilir. Daha önceki hasarlar, özellikle aynı bölgedeyse, yeni talebi olumsuz etkileyebilir.
  • Aracın Segmenti ve Piyasadaki Popülerliği: Lüks segmentteki veya ikinci el piyasasında talep gören popüler modellerdeki araçların değer kaybı, daha az talep gören modellere göre daha yüksek olabilir.

Tablo  Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır, Hesaplama Kriterleri

Aşağıdaki tablo, yukarıda sıralanan kriterlerin değer kaybı tazminatını ne yönde etkilediğini özetlemektedir. Bu tablo, kendi aracınızın durumunu daha net değerlendirmenize ve değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun yanıtını anlamanıza yardımcı olabilir.

KriterAçıklama ve Etkisi
Aracın Rayiç DeğeriDeğeri yüksek araçlarda, aynı orandaki hasar daha yüksek TL cinsinden değer kaybına yol açar.
Aracın Yaşı ve KilometresiAraç ne kadar yeni ve kilometresi ne kadar düşükse, değer kaybı o kadar yüksek olur.
Hasarın Konumu ve NiteliğiŞasi, direkler, tavan gibi aracın iskeletini oluşturan ana parçalardaki hasarlar, sadece kaporta hasarlarına göre çok daha yüksek değer kaybına neden olur.
Değişen Parça Sayısı“Boyasız”, “değişensiz” araçların piyasada daha değerli olması nedeniyle, değişen parça sayısı arttıkça değer kaybı da artar.
Boya İşleminin KalitesiFabrikasyon olmayan boya işlemleri, renk tonu farklılıkları ve işçilik kalitesi, aracın değerini düşüren önemli bir faktördür.
Geçmiş TRAMER KaydıAracın kazadan önce de hasar kaydının olması, yeni kaza sonrası oluşacak değer kaybını azaltabilir veya engelleyebilir.

Örnek Araç Değer Kaybı Hesaplama Senaryosu (2025)

Teorik bilgileri somutlaştırmak adına, güncel kriterlere dayalı bir senaryo üzerinden örnek bir hesaplama mantığını inceleyelim. 

Araç: 2022 model, C segmenti bir sedan, 40.000 km’de.

  • Kaza Öncesi Rayiç Değer: 1.500.000 TL.
  • Kaza: Araç, sağ ön taraftan darbe alıyor. Sağ ön çamurluk ve sağ ön kapı değişiyor, kaput boyanıyor. Hava yastıkları açılmamış, şaside işlem yok.
  • Kusur Durumu: Aracın sahibi %0 kusurlu.
  • Geçmiş Hasar Kaydı: Yok.

Bu senaryoda bir bilirkişi, şu mantıkla bir değerlendirme yapacaktır: Aracın yeni ve düşük kilometreli olması, popüler bir segmentte yer alması ve hasarsız bir geçmişe sahip olması değer kaybını artırıcı faktörlerdir. İki önemli parçanın (kapı ve çamurluk) değişmesi ve kaputun boyanması, aracın “orijinalliğini” bozmuştur. Şaside işlem olmaması ise değer kaybının daha da yükselmesini engelleyen bir faktördür. Bilirkişi, benzer özelliklere sahip hasarsız bir aracın piyasa değeri ile bu şekilde bir onarım görmüş aracın piyasa değerini karşılaştırarak, aradaki farkı (örneğin 100.000 TL – 150.000 TL arası) “gerçek değer kaybı” olarak raporuna yansıtacaktır. Bu rakam, sizin yasal olarak talep edebileceğiniz tazminatın temelini oluşturacaktır. Bu, değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun uygulamadaki karşılığıdır.

Kazada Değer Kaybını Kim Öder?

Bir trafik kazası meydana geldiğinde, kusursuz tarafın aracında oluşan değer kaybının kim tarafından karşılanacağı, en kritik sorulardan biridir. Türk hukuk sistemi, bu zararın tazmini için kademeli bir sorumluluk mekanizması öngörmüştür. Bu hiyerarşiyi bilmek, talebinizi doğru muhataba, doğru sırada yönlendirerek hak kaybı yaşamanızı önleyecektir.

Değer Kaybı Bedelinin Ödenmesinde Ana Sorumlu: Karşı Tarafın Zorunlu Trafik Sigortası (ZTS)

Kazada değer kaybını kim öder sorusunun ilk ve temel cevabı, kazada kusurlu olan aracın Zorunlu Trafik Sigortası (ZTS) poliçesini düzenlemiş olan sigorta şirketidir.Her motorlu aracın yasal olarak yaptırmak zorunda olduğu bu sigorta, sadece karşı tarafa verilen bedeni zararları değil, aynı zamanda araç hasarı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan araç değer kaybı gibi maddi zararları da poliçede belirtilen limitler dahilinde karşılamakla yükümlüdür.Bu nedenle, değer kaybı tazminatı için başvurulacak ilk kapı her zaman kusurlu tarafın sigorta şirketidir.

Kazada Değer Kaybını Kim Öder Sorusunun Cevabında; Zorunlu Trafik Sigortasında Düzenlenen Limitler Aşıldığında: İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM) Sigortası

Zorunlu Trafik Sigortası’nın teminatları sınırsız değildir. Her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen ve poliçelerde açıkça yazan maddi hasar teminat limitleri bulunmaktadır. Özellikle yüksek değerli araçların karıştığı veya hasarın çok büyük olduğu kazalarda, aracın onarım masrafı ile değer kaybı tazminatının toplamı bu limiti aşabilir.

Peki, ZTS limiti dolduğunda ne olur? Birçok sürücünün bu noktada haklarının bittiğini düşünmesi yaygın bir yanılgıdır. Eğer kusurlu aracın ZTS’ye ek olarak yaptırdığı bir İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM) sigortası varsa, ZTS limitini aşan kısım için bu poliçe devreye girer. 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2022/982 K. sayılı emsal niteliğindeki kararı, kazada değer kaybını kim öder sorusunun cevabını net bir şekilde ortaya koymuştur.

 Karara göre, İMM sigortasının sorumluluğu, tam da ZTS’nin sorumluluğunun bittiği yerde başlar ve kendi poliçe limitine kadar devam eder. Bu, “gerçek zararın” tam olarak karşılanması ilkesinin önemli bir güvencesidir. Dolayısıyla, bir avukatın görevi sadece ZTS’ye başvurmakla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda karşı tarafın bir İMM poliçesi olup olmadığını da titizlikle araştırarak müvekkilinin alabileceği tazminat miktarını en üst seviyeye çıkarmalıdır. 

Kazada Değer Kaybını Kim Öder Sorusunun Cevabında; Nihai Sorumlular: Araç Sürücüsü ve İşleteni (Araç Ruhsat Sahibi)

Tüm sigorta teminatları (hem ZTS hem de varsa İMM) tüketildiği halde hala karşılanamamış bir zarar kalmışsa, hukuk mücadelesi burada sona ermez. Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil sorumluluğu gereğince, bakiye zarardan kazada kusurlu olan aracın sürücüsü ile aracın işleteni (genellikle ruhsat sahibi) şahsi mal varlıklarıyla müteselsilen, yani birlikte ve zincirleme olarak sorumludur.

“Müteselsil sorumluluk” kavramı, zarar görenin, alacağının tamamını sorumlulardan herhangi birinden talep edebileceği anlamına gelir. Yani, alacağınızı tahsil etmek için her ikisine ayrı ayrı dava açmak zorunda değilsiniz; davanızı sadece sürücüye, sadece ruhsat sahibine veya her ikisine birden yöneltebilirsiniz. Bu, özellikle sigorta limitlerinin yetersiz kaldığı büyük hasarlı kazalarda, mağdurun zararının tamamen karşılanabilmesi için tanınmış önemli bir yasal güvencedir.

Araç Değer Kaybı Davasında Hak Arama Yolları: Sigorta Tahkim Komisyonu mu, Mahkeme mi?

Araç Değer Kaybı Nasıl Alınır? Dava Süreci Nasıl İşler?

Değer kaybı tazminatınızı almak için izlemeniz gereken yasal prosedür, belirli adımlardan ve seçeneklerden oluşur. Sürecin doğru yönetilmesi, hakkınıza hem hızlı hem de eksiksiz bir şekilde kavuşmanız için kritik öneme sahiptir. Temelde iki ana yol bulunmaktadır: Sigorta Tahkim Komisyonu ve Mahkemeler. Ancak her iki yola başvurmadan önce atılması gereken zorunlu bir ilk adım vardır. Bu adımlar, araç değer kaybı nasıl alınır sorusunun pratik cevabını oluşturur.

Zorunlu İlk Adım (Dava Şartı): Sigorta Şirketine Başvuru

Dava açma veya tahkim komisyonu yoluna gitme kararı almadan önce, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 97. maddesi uyarınca, öncelikle kusurlu tarafın sigorta şirketine yazılı bir değer kaybı başvurusu yapmanız yasal bir zorunluluktur.Bu başvuru, “dava şartı” olarak kabul edilir; yani bu adımı atlamadan doğrudan tahkime veya mahkemeye giderseniz, başvurunuz usulden reddedilir.

Başvurunuzu gerekli belgelerle (ekspertiz raporu, kaza tutanağı, ruhsat vb.) birlikte sigorta şirketine ilettikten sonra, şirketin size yazılı olarak cevap vermesi için 15 günlük yasal bir bekleme süresi başlar. Bu 15 günlük süre içerisinde;

  • Sigorta şirketi hiç cevap vermezse,
  • Talebinizi reddettiğine dair olumsuz bir cevap verirse,
  • Talebinizi karşılamayan, yani eksik bir ödeme teklif ederse,

15 günün sonunda artık diğer yasal yollara başvurma hakkınız doğar.

Hızlı ve Etkin Çözüm Yolu: Sigorta Tahkim Komisyonu

Uygulamada, sigorta şirketleriyle yaşanan uyuşmazlıklarda en sık tercih edilen ve en etkili çözüm yolu Sigorta Tahkim Komisyonu’dur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile kurulan bu mekanizma, sigorta uyuşmazlıklarının mahkemelere göre çok daha hızlı ve daha az maliyetli bir şekilde çözülmesini amaçlar.

  • Neden Tercih Ediliyor?: Tahkim yolunun en büyük avantajı hızıdır. Mahkemelerde yıllarca sürebilen bir dava, tahkim komisyonu bünyesinde hakemler tarafından yasa gereği en geç 4 ay içinde karara bağlanmak zorundadır. Bu durum, mağdurun tazminatına çok daha kısa sürede ulaşmasını sağlar. Ayrıca, yargılama giderleri genellikle mahkeme sürecine göre daha düşüktür.
  • Başvuru Adımları: Komisyona başvuru, kurumun resmi internet sitesi üzerinden online olarak veya başvuru formunu ve gerekli belgeleri  fiziki olarak Komisyon merkezine veya ilgili bürolara teslim ederek yapılabilir.Başvurunuzun ardından dosyanız belirli bir süreçten geçer.

Tablo: Adım Adım Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvuru Süreci

Aşağıdaki tablo, sigorta tahkim başvuru sürecini adım adım özetleyerek, her aşamada sizi nelerin beklediğini ve ilgili süreleri net bir şekilde açıklamaktadır.

AşamaAçıklamaOrtalama Süre
1. Ön BaşvuruKusurlu tarafın sigorta şirketine yazılı başvuru yapılır.
2. Bekleme SüresiSigorta şirketinin cevap vermesi için beklenir.15 gün
3. Komisyona BaşvuruBaşvuru formu, delil belgeler ve başvuru ücreti dekontu ile Komisyona başvuru yapılır.
4. Raportör İncelemesiDosya, Komisyon raportörleri tarafından usul ve eksik belge yönünden incelenir.15 gün
5. Hakem AtamasıUsule uygun bulunan dosya, karar vermesi için listeden seçilen bağımsız bir sigorta hakemine veya hakem heyetine atanır.
6. Hakem KararıHakem, dosyayı esastan inceler (gerekirse bilirkişi atar) ve uyuşmazlığı karara bağlar.En geç 4 ay
7. İtiraz (Opsiyonel)2025 yılı için 28.000 TL üzerindeki kararlara karşı, kararın tebliğinden itibaren itiraz edilebilir.10 gün
8. İtiraz Hakem Heyeti Kararıİtiraz, 3 kişilik İtiraz Hakem Heyeti tarafından incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. (2025 yılı için 96.000 TL üzeri uyuşmazlıklar, 3 kişilik heyet tarafından)En geç 2 ay
9. Temyiz (Opsiyonel)2025 yılı için 300.000,00 TL (bu rakam her yıl güncellenir) üzerindeki itiraz kararlarına karşı Yargıtay’da temyiz yoluna gidilebilir.

Tablo : Sigorta Tahkim Komisyonu Başvuru Ücretleri (15.01.2025 İtibarıyla Güncel)

Hak arama sürecinin maliyeti, birçok kişi için önemli bir faktördür. Aşağıdaki tablo, 2025 yılı için geçerli olan güncel başvuru ücretleri tarifesini göstermektedir. Bu ücretlere ek olarak, yargılama sırasında bilirkişi ücreti ve tebligat giderleri gibi ek masraflar da ortaya çıkabilir.

Uyuşmazlık MiktarıBaşvuru Ücreti (KDV Dahil)
0 – 6.500 TL400 TL
6.501 TL – 13.000 TL800 TL
13.001 TL – 65.000 TL1.200 TL
65.001 TL ve üzeriUyuşmazlık tutarının %1,5’i (en az 1.200 TL)

Alternatif Yol: Asliye Ticaret Mahkemesinde Dava Açmak

Sigorta Tahkim Komisyonu’na alternatif olarak, uyuşmazlığın çözümü için görevli mahkemelerde dava açma hakkınız da bulunmaktadır. Sigorta şirketlerine karşı açılan davalar ticari bir nitelik taşıdığından, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Mahkeme sürecinin en büyük dezavantajı, tahkime kıyasla çok daha uzun sürmesidir; bir davanın sonuçlanması birkaç yılı bulabilmektedir. Ayrıca, 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenleme ile, ticari davalarda mahkemeye gitmeden önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale gelmiştir.Bu da sürece ek bir aşama daha getirmektedir.

Değer Kaybı Davasında Zamanaşımı Süreleri

Değer Kaybı Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Hukukta hakların kullanılabilmesi belirli sürelere tabidir ve bu sürelere “zamanaşımı” denir. Değer kaybı tazminatı talebiniz için de yasal olarak belirlenmiş süreler mevcuttur. Bu süreleri kaçırmanız, haklı dahi olsanız talebinizin reddedilmesine neden olacağı için değer kaybı zamanaşımı konusunu bilmek hayati derecede önemlidir.

Temel Kural (KTK m.109): 2 Yıl ve 10 Yıl

Sadece maddi hasarın meydana geldiği, yani herhangi bir yaralanma veya ölümün olmadığı trafik kazalarında, değer kaybı talebi için iki aşamalı bir zamanaşımı süresi işler. Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 109. maddesine göre;

  1. İki Yıllık Süre: Bu süre, zarar görenin (yani sizin), hem uğradığı zararı (aracındaki değer kaybını) hem de bu zarardan sorumlu olan kişiyi (kusurlu sürücüyü ve sigorta şirketini) öğrendiği tarihten itibaren başlar. Genellikle kaza anında her iki unsur da öğrenilmiş sayılır.
  2. On Yıllık Süre: Bu süre ise, her halükarda kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işleyen mutlak bir üst sınırdır. Yani, zararı ve sorumluyu kazadan yıllar sonra öğrenmiş olsanız bile, kaza tarihinin üzerinden 10 yıl geçmişse hak talep edemezsiniz.

Uygulamada, sadece maddi hasarlı kazalar için genellikle 2 yıllık sürenin dikkate alınması yeterlidir. Bu süre içinde sigorta şirketine başvuru yapmanız ve gerekirse hukuki süreci başlatmanız gerekir.

Araç Değer Kaybı Davalarında Uzamış (Ceza) Zamanaşımı

Peki, 2 yıllık süreyi kaçırdıysanız tüm haklarınız bitti mi? Her zaman değil. İşte burada, birçok kişinin ve hatta bazı hukukçuların gözden kaçırdığı kritik bir detay devreye giriyor: Uzamış (Ceza) Zamanaşımı.

KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrası, eğer trafik kazası aynı zamanda Türk Ceza Kanunu (TCK) anlamında bir suç teşkil ediyorsa (taksirle yaralama veya taksirle ölüme neden olma gibi), ceza kanununda o suç için öngörülen daha uzun dava zamanaşımı süresinin, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağını hükme bağlar.

Bu ne anlama geliyor? Eğer karıştığınız kazada, sizin veya karşı araçtaki bir kişinin hafif de olsa yaralanması söz konusuysa, artık sizin araç değer kaybı talebiniz için uygulanacak zamanaşımı süresi 2 yıl değil, TCK m.66 uyarınca taksirle yaralama suçunun zamanaşımı olan 8 yıldır. Eğer kaza, bir veya daha fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmışsa, bu süre taksirle ölüme neden olma suçunun zamanaşımı olan 15 yıla çıkar.

Yargıtay, bu kuralı istikrarlı bir şekilde uygulamakta ve kazanın suç teşkil etmesinin, aynı kazadan kaynaklanan tüm maddi tazminat talepleri (buna araç değer kaybı da dahildir) için uzamış zamanaşımı süresini işleteceğini kabul etmektedir. Bu durum, kazada bir yaralanma olduğunu fark etmeyen veya önemsemeyen, bu nedenle 2 yıllık süreyi kaçırdığını düşünen bir hak sahibinin, aslında hakkını aramak için önünde hala yıllar olduğunu öğrenmesi anlamına gelebilir. Bu detay, potansiyel hak kayıplarını önleyen son derece önemli ve değerlidir. Bu nedenle, bir kaza sonrası hukuki danışmanlık alırken, kazanın tüm sonuçlarının (yaralanma olup olmadığı, bir ceza soruşturması veya davası açılıp açılmadığı gibi) titizlikle incelenmesi, zamanaşımı süresinin doğru tespit edilmesi için elzemdir.

Tablo 4: Araç Değer Kaybı Taleplerinde Zamanaşımı Süreleri

Aşağıdaki tablo, farklı kaza senaryolarına göre hangi değer kaybı zamanaşımı süresinin uygulanacağını net bir şekilde özetlemektedir.

Kaza TürüUygulanacak Zamanaşımı SüresiHukuki Dayanak
Sadece Maddi Hasarlı KazaÖğrenmeden itibaren 2 yıl, her halde 10 yılKTK m.109/1
Yaralanmalı Kaza8 yıl (Uzamış Ceza Zamanaşımı)KTK m.109/2, TCK m.66/e
Ölümlü Kaza15 yıl (Uzamış Ceza Zamanaşımı)KTK m.109/2, TCK m.66/d
Ölümlü ve Yaralanmalı Kaza15 yıl (Ağır olan suçun zamanaşımı uygulanır)KTK m.109/2, TCK m.66/d

Özel Durumlar ve İlgili Diğer Tazminat Hakları

Araç değer kaybı süreci, her zaman standart bir hasar senaryosu üzerinden ilerlemez. Aracın “ağır hasarlı” veya “pert” olması gibi özel durumlar, talep hakkını ve sürecin niteliğini temelden değiştirir. Ayrıca, değer kaybı, bir trafik kazası sonrası talep edilebilecek tek maddi zarar kalemi değildir. Araç mahrumiyet bedeli ve ölümlü kazalarda ortaya çıkan diğer tazminatlar gibi haklarınızı da bilmeniz, zararınızın bütüncül olarak karşılanması için önemlidir.

Ağır Hasarlı Araç Değer Kaybı Alabilir mi?

Öncelikle “ağır hasar kaydı” ile “pert” (tam hasar) kavramlarının aynı anlama gelmediğini belirtmek gerekir. Ağır hasar kaydı, genellikle aracın ana şasi ve iskelet sisteminde önemli onarımlar yapıldığını veya yüksek maliyetli bir tamir sürecinden geçtiğini gösteren bir TRAMER kaydıdır. Yargıtay kararları ışığında, bir aracın daha önceden zaten ağır hasar kaydı bulunuyorsa, bu aracın yeni bir kazada yeniden değer kaybı talep etmesi genellikle mümkün görülmemektedir.Bunun ardındaki mantık, aracın piyasa değerinin zaten ilk ağır hasar nedeniyle önemli ölçüde düşmüş olması ve yeni kazanın bu mevcut düşük değer üzerinde ek bir kayba yol açtığının ispatının zorluğudur.

Perte Çıkan Araç Değer Kaybı Alabilir mi?

Bir aracın onarım maliyetinin, kaza anındaki piyasa değerine yaklaşması veya bu değeri aşması durumunda, sigortacılık tekniği açısından araç “tam hasarlı” yani “pert” kabul edilir. Bu durumda, sigorta şirketi aracı onarmak yerine, aracın kaza öncesi rayiç bedelini (piyasa değerini) sovtaj (hurda) bedelini düştükten sonra size öder ve aracın mülkiyetini devralır.

Perte çıkan araç değer kaybı alamaz. Çünkü değer kaybı, onarılan bir aracın ikinci el piyasasında değerinin düşmesiyle oluşan bir zarardır. Pert olan bir araç ise onarılıp ikinci el piyasasına sürülmediği için, mantıken böyle bir zarar da doğmamış olur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır: Eğer sigorta şirketinin size ödediği pert bedeli, aracınızın gerçek piyasa değerinin altındaysa, aradaki fark için “pert farkı tazminatı” adı altında ayrı bir dava veya tahkim başvurusu yapma hakkınız bulunmaktadır.

Araç Değer Kaybı Nasıl Alınır? Peki ya Araç Mahrumiyet Bedeli?

Değer kaybı, kaza sonrası talep edebileceğiniz tek zarar kalemi değildir. Aracınızın tamirde kaldığı süre boyunca onu kullanamamanızdan kaynaklanan zararınız için de tazminat talep edebilirsiniz. Bu hakka araç mahrumiyet bedeli veya “ikame araç bedeli” denir.Araç mahrumiyet bedeli, aracınızın makul onarım süresi boyunca emsal bir aracı kiralamak için yapmanız gereken masrafı ifade eder. Bu tazminat türünün değer kaybından temel farkları şunlardır:

  • Araç Mahrumiyet Bedelinde Sorumluluk: Araç mahrumiyet bedeli, Zorunlu Trafik Sigortası (ZTS) teminatları kapsamında değildir. Bu nedenle bu talep, sigorta şirketine değil, doğrudan kazada kusurlu olan sürücüye ve araç sahibine yöneltilmelidir. Kazada kusurlu olan aracın özel sorumluluk sigortası (kasko vb.) varsa; bu poliçe de detaylıca incelenmeli; eğer kasko bu bedeli kapsıyorsa aracın kasko şirketine yöneltilmelidir. 
  • İspat Kolaylığı: Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımı oldukça hakkaniyetlidir. Yüksek Mahkeme, bu tazminatı talep etmek için fiilen bir araç kiralayıp fatura sunma zorunluluğu olmadığını belirtmektedir. Mağdurun, aracını kullanamadığı için zarara uğradığı hayatın olağan akışına uygun kabul edilir ve hakim, bilirkişi marifetiyle belirlenecek makul onarım süresi ve emsal araç kiralama bedeli üzerinden hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedebilir. 

Ölümlü Kazalarda Tazminat Süreci

Bir trafik kazasının ölümle sonuçlanması durumunda, merhumun yakınlarının hakları, basit bir araç değer kaybı talebinin çok ötesine geçer. Bu gibi trajik durumlarda, maddi ve manevi tazminat hakları gündeme gelir. Ölümlü kazalarda talep edilebilecek başlıca tazminat kalemleri şunlardır:

  • Destekten Yoksun Kalma Tazminatı:Vefat eden kişinin sağlığında maddi olarak destek olduğu kişilerin (eş, çocuk, anne, baba vb.) bu destekten mahrum kalmaları nedeniyle uğradıkları geleceğe yönelik zarardır. Bu, en önemli maddi tazminat kalemidir.
  • Cenaze ve Defin Giderleri: Merhumun defin işlemleri için yapılan masraflardır.
  • Tedavi Giderleri: Eğer ölüm hemen gerçekleşmemiş ve bir tedavi süreci yaşanmışsa, bu süreçteki tüm masraflar talep edilebilir.
  • Manevi Tazminat: Merhumun yakınlarının, yaşadıkları elem, acı ve keder nedeniyle uğradıkları manevi çöküntünün bir nebze olsun hafifletilmesi amacıyla talep edilen tazminattır.

Bu tazminat kalemlerinden destekten yoksun kalma, cenaze ve tedavi giderleri gibi maddi zararlar, kusurlu aracın ZTS poliçesi limitleri dahilinde sigorta şirketinden talep edilebilir.Manevi tazminat ise genellikle doğrudan kusurlu sürücü ve araç sahibinden talep edilir.

Trafik Kazası Geçirdiyseniz Hak Kaybı Yaşamamak İçin Bilinçli ve Profesyonel Adımlar Atın

Görüldüğü üzere, bir trafik kazası sonrası ortaya çıkan araç değer kaybı tazminatı süreci, basit bir talep dilekçesinden çok daha fazlasını içeren, teknik ve hukuki detaylarla dolu karmaşık bir yoldur. Anayasa Mahkemesi’nin son yıllardaki devrim niteliğindeki kararları, bir yandan mağdurların “gerçek zarar” ilkesi çerçevesinde haklarını daha adil bir şekilde aramasına olanak tanırken, diğer yandan değer kaybı nasıl hesaplanır sorusundaki esneklik nedeniyle süreci daha da uzmanlık gerektiren bir hale getirmiştir.

Kusur oranının tespiti, doğru eksper raporunun temin edilmesi, TRAMER kayıtlarının dikkatle incelenmesi, sigorta şirketine yasalara uygun bir değer kaybı başvurusu yapılması, 15 günlük sürenin takibi ve ardından Sigorta Tahkim Komisyonu ile mahkeme yolları arasındaki stratejik seçimin yapılması gibi her bir aşama, kendi içinde kritik öneme sahiptir. Özellikle değer kaybı zamanaşımı sürelerinin, kazanın niteliğine göre 2 yıldan 15 yıla kadar değişebilen yapısı, gözden kaçırılacak bir detayın tüm hakların kaybedilmesine yol açabileceğini göstermektedir.

Bu denli teknik bir süreçte, bireylerin tek başlarına tüm bu hukuki prosedürleri eksiksiz ve hatasız yönetmesi oldukça zordur. Sigorta şirketlerinin profesyonel hukuk departmanları karşısında haklarınızı tam ve eksiksiz olarak savunabilmek, tazminat miktarını maksimize etmek ve süreci mümkün olan en hızlı şekilde sonuçlandırmak için sigorta avukatlığı alanında yetkin bir profesyonelden destek almak, bir lüks değil, bir gerekliliktir. Özellikle Adana ve çevresinde bu tür bir hukuki sorunla karşı karşıya kalan mağdurlar için, konunun uzmanı bir Adana Sigorta Avukatı ile çalışmak, sürecin başından sonuna kadar doğru adımların atılmasını ve adaletin yerini bulmasını sağlayacaktır. Unutmayın ki, doğru bilgi ve profesyonel destek, kaza sonrası yaşadığınız maddi kayıpları telafi etmenin en güvenli yoludur.

Yasal Uyarı: Bu yazı genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hukuki danışmanlık niteliği taşımaz. Yazılarımız düzenli aralıklarla kontrol ediliyor olsa da; Her gün değişen içtihatlar neticesinde yazımızın güncelliği de garanti edilememektedir. Her somut olay kendi özel koşullarına göre değerlendirilmelidir. Hak kayıpları yaşamamak için profesyonel hukuki yardım almanız tavsiye edilir.

Araç Değer Kaybı Nasıl Hesaplanır Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Güncel uygulamada değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun yanıtı, Anayasa Mahkemesi’nin “gerçek zarar” ilkesini esas alan kararları doğrultusunda verilir. Artık standart bir formül yoktur. Süreç, mahkeme veya tahkim komisyonu tarafından atanan tarafsız bir bilirkişinin, aracın kaza öncesi hasarsız piyasa değeri ile onarım sonrası piyasa değeri arasındaki farkı tespit etmesiyle işler. Bilirkişi bu tespiti yaparken; aracın markası, modeli, yaşı, kilometresi, hasarın niteliği ve boyutu, değişen/boyanan parça sayısı ve aracın geçmiş TRAMER kayıtları gibi birçok objektif kriteri bir arada değerlendirir.

Araç değer kaybı nasıl hesaplanır sorusunun net cevabı, uzman bir bilirkişi raporuyla verilir. Bilirkişi, aracın kaza tarihindeki ikinci el rayiç değerini belirler. Ardından, yapılan onarımın (değişen parçalar, boya işlemleri vb.) bu rayiç değer üzerinde ne kadarlık bir düşüşe neden olacağını piyasa verilerini ve emsal araç satışlarını göz önünde bulundurarak analiz eder. Bu analiz sonucunda ortaya çıkan TL cinsinden fark, aracın değer kaybı miktarını oluşturur. Bu süreçte katı bir formül yerine, her aracın ve kazanın kendi özgün koşulları değerlendirilir.

Araç değer kaybı nasıl alınır sorusunun cevabı, birkaç adımdan oluşan yasal bir süreci içerir. İlk olarak, kaza tespit tutanağı ve bir eksper raporu ile birlikte kusurlu tarafın sigorta şirketine yazılı bir başvuru yapılması zorunludur. Sigorta şirketi 15 gün içinde talebinizi karşılamaz veya eksik ödeme yaparsa, ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada, ya Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak hızlı bir çözüm yolu izlenir ya da Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılır. Sürecin bir avukatla takip edilmesi, hak kaybı yaşanmaması için önemlidir.

Değer kaybı nasıl alınır sorusunun yanıtı için öncelikle hak sahibi olduğunuzu (kazada %100 kusurlu olmamanız gibi) ve zararınızın miktarını (eksper raporu ile) belgelemeniz gerekir. Bu belgelerle birlikte, KTK m.97 uyarınca, önce karşı tarafın sigorta şirketine ihtar niteliğinde bir değer kaybı başvurusu yapmalısınız. Sigorta şirketinden olumsuz yanıt almanız veya hiç yanıt alamamanız durumunda, Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya mahkemeye başvurarak hakkınızı yasal yollarla arayabilirsiniz. Karar lehinize çıktığında, tazminat icra yoluyla tahsil edilir.

Kazada değer kaybını kim öder sorusunun cevabı bir sorumluluk hiyerarşisine tabidir. Ana sorumlu, kazada kusurlu olan aracın Zorunlu Trafik Sigortası (ZTS) şirketidir. Eğer zarar, ZTS poliçe limitini aşıyorsa ve kusurlu aracın İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM) sigortası varsa, aşan kısım İMM sigortasından karşılanır. Tüm sigorta limitleri tükendiği halde hala karşılanamayan bir zarar varsa, nihai olarak kusurlu aracın sürücüsü ve ruhsat sahibi şahsen sorumlu olur.

Değer kaybı davası kime açılır sorusu, talebin niteliğine göre değişir. Genellikle ilk muhatap, kusurlu aracın Zorunlu Trafik Sigortası şirketidir ve dava veya tahkim başvurusu bu şirkete karşı yapılır. Eğer sigorta limiti yetersiz kalırsa, bakiye zarar için dava doğrudan kusurlu araç sürücüsüne ve/veya araç sahibine (işleten) karşı açılabilir. Uygulamada, tahsilat kolaylığı nedeniyle genellikle ilk olarak sigorta şirketine başvurulur.

Değer kaybı davası nasıl açılır süreci, öncelikle zorunlu olan sigorta şirketine başvuru ve 15 günlük bekleme süresiyle başlar. Bu süreçten sonuç alınamazsa, bir dava dilekçesi hazırlanır. Bu dilekçede, kazanın oluş şekli, tarafların kusur durumu, aracın bilgileri, yapılan onarımlar ve talep edilen değer kaybı miktarı (bilirkişi raporuna dayandırılarak) detaylıca anlatılır. Dilekçe ve ekindeki deliller (kaza tutanağı, eksper raporu, fotoğraflar, ruhsat vb.) ile birlikte yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurularak dava açılır. Ticari davalarda arabuluculuk zorunlu olduğu için dava öncesi bu sürecin de tamamlanması gerekir.

Ağır hasarlı araç değer kaybı alabilir mi sorusunun genel cevabı hayırdır. Yargıtay içtihatları uyarınca, daha önceki bir kazadan dolayı zaten “ağır hasar kaydı” bulunan bir aracın, yeni bir kazadan sonra değer kaybı talep etmesi pek mümkün değildir. Mahkemeler, aracın piyasa değerinin zaten ilk ağır hasarla birlikte önemli ölçüde düştüğünü ve yeni kazanın bu değer üzerinde ek bir kayba yol açtığını ispatlamanın zor olduğunu kabul etmektedir. Her dosya kendi özelinde değerlendirilse de genel eğilim talebin reddedilmesi yönündedir.

Değer kaybı zamanaşımı süresi kazanın niteliğine göre değişir. Sadece maddi hasarlı kazalarda, zararı ve sorumluyu öğrendiğiniz tarihten itibaren 2 yıl, her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıldır. Ancak, kazada birisi yaralanmışsa, bu süre TCK’daki uzamış ceza zamanaşımı hükümleri gereği 8 yıla; kaza ölümle sonuçlanmışsa 15 yıla çıkar. Bu uzamış süreler, değer kaybı gibi maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.

Başvuru için temel olarak; kaza tespit tutanağı, değer kaybı miktarını gösteren detaylı ekspertiz raporu, aracın ruhsat fotokopisi, sürücü belgesi fotokopisi, kazalı araca ait hasar fotoğrafları, onarım faturaları, sigorta poliçeleri ve tazminatın yatırılacağı banka hesap bilgilerini (IBAN) içeren bir talep dilekçesi gereklidir. Başvuru bir avukat aracılığıyla yapılıyorsa, vekaletname de eklenmelidir.

Sigorta şirketine yaptığınız yazılı başvurudan itibaren 15 gün geçmesine rağmen herhangi bir cevap alamazsanız veya olumsuz bir cevap alırsanız, yasal olarak hak arama yollarına başvurma hakkınız doğar. Bu noktada, daha hızlı sonuç verdiği için genellikle tercih edilen Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilir veya Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açabilirsiniz. 15 günlük sürenin dolması, bu yollara başvurabilmeniz için bir ön şarttır.

Hayır. Bir araç “pert” yani tam hasarlı kabul edildiğinde, sigorta şirketi aracın onarımını yapmak yerine kaza anındaki piyasa rayiç bedelini öder. Değer kaybı, onarılan bir aracın ikinci el değerindeki düşüş olduğu için, onarılmayıp bedeli ödenen perte çıkan araç değer kaybı talep edemez. Bu nedenle hukuken bir değer kaybı zararı oluşmaz.

Hayır, aynı şey değildir. Araç değer kaybı, kazalı aracın piyasa değerindeki kalıcı düşüştür. Araç mahrumiyet bedeli ise, aracın onarımda kaldığı süre boyunca kullanılamamasından kaynaklanan geçici bir zarardır (örneğin, ikame araç kiralama masrafı). Değer kaybı ZTS tarafından karşılanırken, araç mahrumiyet bedeli genellikle ZTS kapsamında değildir ve doğrudan kusurlu şahıslardan talep edilir.

Trafik kazası sigorta ödemesi için yasal süre, gerekli tüm belgelerin (eksper raporu, faturalar, kaza tutanağı vb.) sigorta şirketine eksiksiz olarak teslim edildiği tarihten itibaren 8 iş günüdür. Ancak bu, hasar onarım bedeli içindir. Değer kaybı taleplerinde ise süreç, önce 15 günlük başvuruya cevap süresi, anlaşmazlık halinde ise tahkim veya dava süreci şeklinde işler ki bu da birkaç ay sürebilir.

Standart kasko poliçeleri genellikle karşı tarafın kusurundan kaynaklanan değer kaybını karşılamaz. Kaskonun temel amacı, kendi aracınızdaki hasarı (kusur oranınıza bakılmaksızın) karşılamaktır. Ancak, bazı sigorta şirketleri ek teminat olarak “değer kaybı güvencesi” sunabilmektedir. Değer kaybının kasko poliçeniz kapsamında olup olmadığını öğrenmek için poliçenizi detaylıca incelemeniz veya sigortacınızla görüşmeniz gerekir.

Hayır, güncel uygulama itibarıyla e-Devlet üzerinden doğrudan bir değer kaybı başvurusu yapılamamaktadır. Değer kaybı talebi, öncelikle kusurlu tarafın sigorta şirketine mail, iadeli taahhütlü mektup veya noter kanalıyla yazılı olarak yapılmalıdır. E-Devlet üzerinden ise Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) hizmetleri aracılığıyla kaza ve hasar bilgilerinizi sorgulayabilir veya SBM’nin online portalı üzerinden eksper atama talebinde bulunabilirsiniz.

Adana sigorta hukuku alanında bir avukat seçerken, öncelikle avukatın bu alandaki tecrübesine ve özellikle araç değer kaybı, sigorta tahkim komisyonu başvuruları ve tazminat davaları konularındaki uzmanlığına dikkat etmelisiniz. Daha önce yürüttüğü davalardaki başarı oranı, güncel Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına hakimiyeti ve müvekkilleriyle olan iletişim gücü önemli kriterlerdir. Sürecin tüm aşamaları hakkında sizi şeffaf bir şekilde bilgilendiren, gerçekçi beklentiler sunan ve haklarınızı en üst düzeyde korumayı hedefleyen bir Adana Sigorta Avukatı ile çalışmak, davanızın lehinize sonuçlanma ihtimalini artıracaktır.

Hayır, zorunlu değildir. Ancak sigorta avukatlığı özel bir uzmanlık alanıdır. Sigorta avukatları, sürecin karmaşıklığı, yasal sürelerin takibi ve sigorta şirketleriyle müzakere gibi konularda önemli avantajlar sağlar. Özellikle değer kaybı nasıl hesaplanır gibi teknik konularda ve delillerin doğru sunulmasında profesyonel destek, hak kaybını önlemek adına kritik rol oynar.

Halk arasında “Adana en iyi sigorta avukatı” gibi bir arayış olsa da, Avukatlık Meslek Kuralları gereği avukatların bu tür iddialı sıfatlar kullanması etik değildir. Önemli olan, sigorta avukatlığı alanında tecrübeli, güncel mevzuata hakim ve müvekkilinin haklarını titizlikle savunacak bir hukukçu ile çalışmaktır. Referanslar ve avukatın bu alandaki geçmiş çalışmaları, seçim yaparken daha objektif kriterlerdir.

Evet, ölümlü kazalarda da aracın maddi hasarı ve buna bağlı olarak değer kaybı oluşmuşsa, bu zarar talep edilebilir. Ancak bu tür trajik durumlarda, destekten yoksun kalma tazminatı gibi çok daha kapsamlı ve yüksek meblağlı tazminat hakları öncelik kazanır. Değer kaybı, bu büyük resmin sadece bir parçasıdır ve diğer tazminat kalemleriyle birlikte talep edilebilir.

Tıkla, Paylaş

inde Yer Alan Diğer Yazılar