Yakup Buğrahan SEVDİ yazdı.

Hukuki Destek Almak İçin Formu Doldur!

Kategoriler

Tarih ve Etiket

İçindekiler

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ve Cezası (TCK 123)

Günümüzde, her bireyin en temel haklarından biri, özel hayatının mahremiyeti içinde, psikolojik ve ruhsal bütünlüğünü koruyarak huzurlu bir yaşam sürmektir. Ancak, bazen kasıtlı ve ısrarlı davranışlar bu temel hakkı ihlal edebilmektedir. 

Bu noktada Türk Ceza Kanunu (TCK)’da, bireylerin bu hakkını korumak amacıyla Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu’nu düzenlemektedir. Israrlı telefon aramaları, bitmek bilmeyen gürültüler veya rahatsız edici diğer eylemler, yaygın bilinenin aksine basit birer kabahat olmanın ötesinde, kanunumuzda cezai yaptırıma bağlanmış ciddi bir suç teşkil etmektedir.

Bu yazımızda, TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ele alınacaktır. Suçun hangi eylemlerle oluştuğu, “ısrar” ve “özel kast” gibi kritik unsurlarının ne anlama geldiği, bu suçun cezasının ne olduğu, şikayet ve uzlaşma gibi usulî süreçlerin nasıl işlediği ve Yargıtay kararlarının bu suçu nasıl şekillendirdiği gibi konular izah edilecektir. 

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nedir? (TCK m. 123)

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde, “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Kanun metni, suçu şu şekilde tanımlamaktadır: “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” 

Bu suç tanımıyla kanun koyucunun korumayı amaçladığı hukuki değer, vatandaşların psikolojik ve ruhsal bütünlükleri, yani rahatsız edilmeden, sükunet içinde bir yaşam sürme haklarıdır. TCK’da düzenlenen bu suç, kişilere yönelik maddi veya cebri bir müdahale içermeyen, ancak onların iç huzurunu, dinginliğini ve karar verme özgürlüğünü doğrudan hedef alan eylemleri cezalandırmayı amaçlamaktadır. Bu suçun faili veya mağduru herhangi bir kimse olabilir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Unsurları: Hangi Davranışlar Suç Sayılır?

Bir eylemin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturabilmesi için kanunda belirtilen maddi ve manevi unsurların bir arada bulunması zorunludur.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Maddi Unsuru: Israrlı ve Seçimlik Hareketler

TCK 123. madde, suçu oluşturan eylemleri üç seçimlik hareket olarak saymıştır. Bu hareketlerden herhangi birinin, kanunun aradığı “ısrar” ve “özel kast” şartlarını taşıyarak işlenmesi, suçun oluşması için yeterlidir. 

  1. Israrla Telefon Edilmesi: Bu eylem, bir kimsenin telefonla sürekli aranmasını ifade eder. Yargıtay kararları ve doktrin, bu ifadenin yalnızca sesli aramaları değil, aynı zamanda sosyal medya uygulamaları (WhatsApp, Instagram vb.) üzerinden yapılan aramaları, SMS veya diğer platformlardan ısrarla mesaj gönderilmesini de kapsadığını kabul etmektedir. Suçun oluşması için mağdurun telefonu açması veya mesajları okuması şart değildir; rahatsız edici nitelikteki arama veya mesaj gönderme eyleminin ısrarla tekrarlanması yeterlidir.
  2. Israrla Gürültü Yapılması: Bu hareket, mağduru hedef alacak şekilde, onun huzurunu bozmaya yönelik olarak sürekli ve rahatsız edici nitelikte ses çıkarılmasıdır. Üst kattan sürekli yere vurmak, yüksek sesle müzik dinlemek, kalorifer borularına vurmak gibi eylemler bu kapsamda değerlendirmektedir. Buradaki kritik nokta, gürültünün belirli bir kişiyi hedef almasıdır. Genel olarak toplumu rahatsız eden gürültü, Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilirken, belirli bir kişiyi hedef alan ısrarlı gürültü huzur ve sükunu bozma suçunu oluşturur. 4
  3. Aynı Maksatla Hukuka Aykırı Başka Bir Davranışta Bulunulması: Kanun koyucu, ilk iki hareket dışında kalabilecek ancak aynı amaca hizmet eden diğer rahatsız edici eylemleri de bu kategoriye dahil etmiştir. Bu ifade, suç tiplerinin kanuniliği ilkesi açısından belirsizlik taşıdığı yönünde eleştirilere maruz kalsa da, bu ifadenin kapsamı Yargıtay Kararlarıyla çerçevelendirilmiştir. Örnek olarak; bir kimseyi ısrarla takip etmek, evinin veya iş yerinin önünde sürekli beklemek, kapısını veya camını tıklatmak, rahatsız edici bakışlar atmak, sürekli kornaya basmak gibi eylemler bu kapsamda sayılmaktadır.

Bu üç hareketin de ortak ve zorunlu unsuru ısrardır. Yargıtay, ısrar unsurunun varlığı için eylemin birden fazla kez tekrarlanması gerektiğini, tek bir hareketin bu suçu oluşturmayacağını kabul etmektedir. Eylemin hangi sıklıkta tekrarlandığında ısrarın oluşacağı, her somut olayın kendi koşullarına göre hakim tarafından takdir edilir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Manevi Unsuru: “Sırf Huzur ve Sükununu Bozma” Özel Kastı

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu, manevi unsur açısından özellik arzeder Suçun oluşması için failin genel kastı, yani eylemi bilerek ve isteyerek yapması yeterli değildir. Kanun lafzı, “sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla” ifadesiyle failde özel bir kast aranması gerektiğini vurgulamıştır. Bu, failin amacının sadece ve sadece mağduru rahatsız etmek, onun iç huzurunu kaçırmak olması gerektiği anlamına gelir. Başka bir amaçla (örneğin alacağını tahsil etmek vb.) yapılan ısrarlı aramalar, bu özel kast yoksa suçu oluşturmaz. Bu suç, olası kastla veya taksirle işlenemez; Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu, kanun lafzı gereği yalnızca doğrudan ve özel kastla işlenebilir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Soruşturma, Kovuşturma ve Yaptırımlar

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ile ilgili yargılama süreci ve uygulanacak yaptırımlar da kendine özgü kurallar içermektedir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Bu suç, takibi şikayete bağlı suçlar kategorisindedir. Yani, soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için mağdurun şikayetçi olması zorunludur. Mağdur, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır. Bu süre hak düşürücü olup, sürenin geçirilmesi halinde aynı fiilden dolayı şikayette bulunulamaz. Suçun genel dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

Şikayete tabi olması nedeniyle, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu aynı zamanda uzlaştırma kapsamındadır. Soruşturma aşamasında dosya, bir uzlaştırmacı aracılığıyla tarafların anlaşması için uzlaştırma bürosuna gönderilir. Taraflar uzlaşırsa, soruşturma dosyası kapanır (kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir). Uzlaşma sağlanamazsa soruşturmaya devam edilir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Para Cezası Ne Kadar?

TCK 123. madde, bu suçu işleyenler için üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Ancak, hükmedilen bu kısa süreli hapis cezası, kanuni şartların varlığı halinde adli para cezasına çevrilebilir. 

Peki, kişilerin huzur ve sükununu bozma para cezası ne kadar olur? Adli para cezası, hapis cezasının paraya çevrilmiş halidir. Hakim, öncelikle sanık hakkında gün olarak bir ceza belirler. Ardından, sanığın ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, her bir gün içina bir bedel takdir eder. 

Ayrıca, şartları oluştuğunda sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi gibi kurumların uygulanması da mümkündür. 

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile ilgili verdiği kararlarla, ilgili kanun maddesine ilişkin uygulamanın sınırlarını çizmiştir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma Yargıtay kararları, özellikle “ısrar” ve “hukuka aykırı başka bir davranış” unsurlarının yorumlanmasında yol göstericidir.

Yüksek Mahkeme, ısrar unsurunun varlığı için eylemin rahatsız edici bir sıklıkta ve süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, farklı günlerde mağduru takip etmek, reddedilmesine rağmen tekrar tekrar arkadaşlık teklif etmek,  tehdit veya hakaret içermese bile cep telefonuna çok sayıda mesaj göndermek gibi eylemler bu suç kapsamında değerlendirilmiş; bu vb. eylemler hakkında Kişilerin Huzur ve Sükunun Bozma Suçu kapsamında ceza verilmesini hukuka uygun bulmuştur. 

Bununla birlikte, failin eyleminin cinsel bir amaç taşıdığı anlaşıldığında, eylem artık kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu değil, daha ağır yaptırımlar içeren cinsel taciz suçunu oluşturur. Yargıtay, bu ayrımın yapılmasında failin sözlerinin, davranışlarının yani somut olayın bütününün dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir.

Israrlı Takip Suçu (TCK 123/A) ile Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Farkları

2022 yılında yapılan bir değişiklikle Türk Ceza Kanunu’na “Israrlı Takip” başlığıyla 123/A maddesi eklenmiştir. Aralarında ciddi farklar bulunsa da Israrlı Takip Suçuyla, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu sıklıkla karıştırılmaktadır. 

Manevi Unsur: Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu “sırf huzur bozma” özel kastı ararken, ısrarlı takip suçunun oluşması için genel kast yeterlidir. 

  • Suçun Niteliği: Kişilerin huzur ve sükununu bozma bir tehlike suçudur; yani rahatsız edici eylemin yapılması yeterlidir. Israrlı takip ise bir zarar suçudur; failin eyleminin mağdur üzerinde “ciddi bir huzursuzluk yaratması” veya “kendisinin ya da yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına” neden olması gerekir. 28
  • Uygulama: Bir eylem, daha özel bir düzenleme olan ısrarlı takip suçunun unsurlarını taşıyorsa, faile artık TCK 123’ten değil, TCK 123/A’dan ceza verilir. 27

Ceza Yargılamasında Avukat Desteğinin Önemi

Kişilerin huzur ve sükununu bozma tck 123. maddede açıkça tanımlanmış olsa da, görüldüğü üzere “ısrar”, “özel kast” gibi unsurların yorumlanması, ısrarlı takip gibi benzer suçlardan ayrımının yapılması ve uzlaşma gibi usulî süreçlerin doğru yönetilmesi uzmanlık gerektirmektedir. Özellikle telefonla rahatsız etme gibi modern iletişim araçlarıyla işlenen suçlarda delillerin toplanması ve sunulması önemlidir. Bu nedenle, bu tür bir suçlamayla karşı karşıya kalan veya bu suçun mağduru olan kişilerin, hak kaybı yaşamamak için bir adana ceza avukatından hukuki destek alması son derece önemlidir. Her ne kadar toplumda “Adana en iyi ceza avukatı” gibi ifadelerle en yetkin hukukçuyu bulma arayışı olsa da, aslolan, bu alanda tecrübeli ve müvekkilinin haklarını en doğru stratejiyle savunacak bir Adana Ceza Avukatı ile çalışmaktır.

Yasal Uyarı: Bu yazı genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hukuki danışmanlık niteliği taşımaz. Yazılarımız düzenli aralıklarla kontrol ediliyor olsa da; Her gün değişen içtihatlar neticesinde yazımızın güncelliği de garanti edilememektedir. Her somut olay kendi özel koşullarına göre değerlendirilmelidir. Hak kayıpları yaşamamak için profesyonel hukuki yardım almanız tavsiye edilir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçuyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Evet, bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması tamamen mağdurun şikayetine bağlıdır. Mağdur, suçu ve faili öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde şikayette bulunmalıdır.

Bu suçu işleyen faile, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Ancak hakim, koşulları değerlendirerek bu hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir ve HAGB kararı verebilir. 

Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi durumunda miktar, hakimin takdir edeceği gün sayısı ile sanığın ekonomik durumuna göre belirlenen günlük bedelin çarpılmasıyla hesaplanır.

Hayır. Suçun en önemli unsurlarından biri “ısrar”dır. Yargıtay kararlarına göre eylemin en az iki veya daha fazla kez tekrarlanması, bir süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Tek bir eylem bu suçu oluşturmaz. 

Yargıtay kararları, özellikle “ısrar” ve “hukuka aykırı başka bir davranış” unsurlarını somutlaştırmaktadır. Israrlı takip, rahatsız edici mesajlar, sürekli göz teması kurma gibi eylemleri bu suç kapsamında değerlendirirken, eylemin cinsel amaç taşıması halinde cinsel taciz suçunun oluşacağını belirtmektedir.

Evet. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, şikayete tabi olduğu için aynı zamanda uzlaştırma kapsamındadır. Taraflar bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşırlarsa ceza davası açılmaz; ceza davası açılmışsa bu dava düşer. 

Evet. Yargıtay ve doktrin, TCK 123’teki “telefon edilmesi” ifadesini geniş yorumlayarak, WhatsApp, Instagram, Facebook gibi sosyal medya ve iletişim uygulamaları üzerinden ısrarla gönderilen rahatsız edici mesajları da bu suç kapsamında kabul etmektedir. 

En temel farklar; kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun “sırf huzur bozma” özel kastı gerektirmesi ve bir tehlike suçu olmasıdır. Israrlı takip suçu ise genel kastla işlenebilir ve mağdurda “ciddi bir huzursuzluk veya güvenlik endişesi” yaratan bir zarar suçudur.

Hayır. Kanunda bu suç için özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmaz. Bu nedenle, failin sonradan pişman olması veya özür dilemesi ceza indirimi sebebi olarak kabul edilmez.

Tıkla, Paylaş

inde Yer Alan Diğer Yazılar