Yakup Buğrahan SEVDİ yazdı.

Hukuki Destek Almak İçin Formu Doldur!

Kategoriler

Tarih ve Etiket

Tutuklamanın şartları başlıklı içeriğimizde, tutuklama kararıyla ilgili derin bir mercekle değerlendirme sağlamıştık. Tutukluluğa İtiraz başlıklı bu içeriğimizde, tutuklama kararına ve tutukluluk haline itirazla ilgili detaylı değerlendirmeler sağlayıp, tutukluluğa itirazla ilgili örnek bir dilekçeyi de sunuyor olacağız.

Türk hukukunda tutuklama, ceza muhakemesi sürecinin en kritik ve bireyin temel hak ve özgürlüklerine en doğrudan müdahale eden koruma tedbirlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz suçluluğu kesinleşmemiş bir şüpheli veya sanığın özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanması anlamına gelen tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu tedbirin temel amacı, yargılamanın sağlıklı ilerlemesini sağlamak, delillerin muhafazasını temin etmek ve muhakeme sonunda verilebilecek olası bir cezanın infazını güvence altına almaktır.

Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda tutuklama, Anayasa’nın 19. maddesi ve AİHS’nin 5. maddesi ile güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına doğrudan müdahale eden bir tedbir olması nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle, tutuklanma tedbirinin uygulanması sıkı şartlara bağlanmış ve tutuklama CMK’nın 100 ila 108. maddeleri arasında detaylıca düzenlenmiştir. Tutuklamanın bu denli önemli ulusal ve uluslararası düzenlemelerde yer alması, birey özgürlüğünün temel bir insan hakkı olarak ne kadar değerli olduğunu ve bu hakkın kısıtlanmasının ancak çok istisnai durumlarda ve sıkı denetim altında mümkün olabileceğini göstermektedir.

Yakup Buğrahan SEVDİ tarafından yazılan bu hukuki değerlendirme ve bilgilendirme yazısı, Türk hukukunda tutukluluğa itiraz kurumunu, ilgili mevzuat (CMK), doktrin görüşleri ve güncel yargı kararları (Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, AİHM) ışığında kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Bu yazının temel amacı, çok karmaşık ve insan hayatına doğrudan etkili olan Tutukluluk sürecini hem hukukçular hem de konu hakkında bilgi edinmek isteyen vatandaşlar için anlaşılır kılmak, hak ve yükümlülükleri netleştirmek ve güncel hukuki gelişmeler ışığında bilgilendirme sağlamaktadır.

I. Tutukluluğa İtiraz Kurumu (CMK Madde 101/5, 104, 267, 268)

Tutuklama kararı veya tutukluluğun devamına ilişkin kararlar, bireyin özgürlüğünü doğrudan etkilediği için, taraflara bu kararlara karşı hukuki yollara başvurma hakkı tanınmıştır. Bu hak, Türk hukuk sisteminde “itiraz” olarak adlandırılmakta ve bu kararlara karşı yürütülen süreç de “tutukululuğa itiraz” veya “tutukluluk halinin devamına itiraz” başlığı altında yürütülmektedir. 

Tutuklamaya İtiraz Hakkı ve Hukuki Niteliği

Tutuklama kararı ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlar, şüpheli veya sanığa tanınan en önemli haklardan biri olan itiraz kanun yoluna tabidir. Bu kurum, AİHS m. 5/3 ve Anayasa m. 19/7 ile de güvence altına alınmıştır.

İtiraz, tutuklama kararının hukuka uygunluğunun, gerekçelerinin ve zorunluluğunun yeniden değerlendirilmesi fırsatını sunmaktadır. Tutuklama, bireyin en temel hakkı olan özgürlüğünü kısıtladığı için, bu kararın hukuka uygunluğunu ve gerekliliğini denetleyecek etkin bir mekanizma hayati öneme sahiptir. İtiraz hakkı, yargısal hataların düzeltilmesi, keyfi uygulamaların engellenmesi ve masumiyet karinesinin korunması için bir güvence sağlamaktadır. Bu, hukuk devletinde yargı kararlarının mutlak olmadığını ve denetime açık olduğunu da göstermektedir. Etkin bir itiraz mekanizması, adalet sistemine olan güveni artırmakta ve bireylerin hak arama özgürlüğünü somutlaştırmaktadır.

Tutukluluğa Kimler İtiraz Edebilir?

Tutuklamaya itiraz hakkı esas olarak tutuklanan şüpheli veya sanığa aittir. Ancak, tutukluluğun sadece bireysel değil, aynı zamanda aile ve sosyal yaşam üzerindeki geniş etkileri göz önüne alınarak, itiraz hakkı sanık veya şüpheli adına belli başlı kişilere de tanınmıştır.

Tutuklama kararına itiraz edebilecek diğer kişiler şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığın müdafii (avukatı).
  • Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi (babası, annesi, vasisi, kayyımı).
  • Tutuklunun eşi.
  • Cumhuriyet savcısı, tutuklama isteminin reddi kararına karşı itiraz edebilmektedir.

Bu hak sahipliği, tutuklunun haklarını savunma kapasitesi kısıtlandığında bile dışarıdan destek alabilmesini sağlamaktadır.

Tutukluluğa İtiraz Süresi: Güncel Yasal Düzenlemeler

Tutuklamaya dair hakim veya mahkeme kararına karşı itiraz, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde ilgili mahkemeye gönderilmek üzere (kararın hangi mahkemece verildiğine göre değişkenlik göstermektedir.) kararı veren merciye yapılmaktadır (CMK m. 268/1). Bu süre, 7499 Sayılı Kanun ile önceden 7 gün iken iki haftaya çıkarılmıştır. İtiraz süresi, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanır.

İtiraz süresinin kaçırılması büyük bir dezavantaj yaratacak olsa da,  tutukluluğa ilişkin hukuki mücadeleyi tamamen sona erdirmemektedir. Çünkü şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında salıverilmesini talep edebilmektedir. Ayrıca, tutukluluk hali periyodik olarak (en geç otuzar günlük sürelerle veya her oturumda) re’sen incelenmektedir. Bu durumlar, bireyin özgürlüğüne kavuşması için hukuki yolların her zaman açık olduğunu göstermektedir.

Tutukluluğa İtiraz Mercii: Nereye ve Nasıl İtiraz Edilir?

Tutuklamaya itiraz, kararı veren hakim veya mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılmaktadır.

İtirazı incelemeye yetkili merciler, kararı veren mahkemenin türüne göre değişiklik göstermektedir:

Tablo: Tutuklama Kararına İtiraz Mercileri ve Yetki Alanları

Kararı Veren Merciİtirazı İnceleyecek Merci
Sulh Ceza HakimliğiYargı çevresinde bulunduğu nöbetçi asliye ceza mahkemesi hakimi.
Asliye Ceza Mahkemesi Yargı çevresinde bulunduğu nöbetçi ağır ceza mahkemesi.
Ağır Ceza MahkemesiO yerde ağır ceza mahkemesi birden çok daireden oluşuyorsa, numara olarak kendisini izleyen daire; son numaralı daire için birinci daire; tek daire varsa, en yakın ağır ceza mahkemesi.
Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesiİtirazın kabulüne ilişkin kararlar, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir.
Yargıtay Ceza Dairesiİtirazı yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderir.

1 Ocak 2022 tarihinden itibaren, Sulh Ceza Hakimliklerinin tutuklama ve adli kontrol kararlarına karşı yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından yapılmaktadır. Bu değişiklik, itiraz prosedüründe dikey bir yapı oluşturarak yargısal denetimi güçlendirmeyi ve “aynı seviyede” inceleme pratiğini sona erdirmeyi amaçlamıştır.

Tutukluluğa İtirazın İncelenme Usulü ve Sonuçları

Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme, tutukluluğa itirazı yerinde görürse tutuklama kararını düzeltmektedir. Yerinde görmezse, en çok üç gün içinde, itiraz edilen dosyayı itirazı incelemeye yetkili olan mercie göndermektedir.

Tutukluluğa İtiraz, kural olarak dosya üzerinden ve duruşma yapılmaksızın incelenmektedir. Ancak, itiraz mercii gerekli görürse Cumhuriyet savcısını ve ardından müdafi veya yasal temsilciyi dinleyebilmektedir. Merciin itiraz üzerine verdiği kararlar kesin olmakla birlikte ; merci tarafından ilk defa verilen tutuklama kararlarına veya periyodik olarak yapılan tutukluluk incelemelerinde verilen tutukluluk halinin devamı kararlarına karşı tutukluluğa itiraz yoluna gidilebilmektedir.

Tutukluluğa itirazın kabul edilmesi halinde tutuklama kararı kaldırılmakta ve kişi derhal tahliye edilmektedir. Eğer tutukluluğa itiraz yerinde görülmez ve tutuklama kararı kaldırılmazsa, şüpheli veya sanığın tutukluluk hali devam etmektedir. Ancak itirazın reddedilmesi, kişinin tahliye talebinde bulunma veya tutukluluğun periyodik incelemesi mekanizmalarından yararlanma hakkını ortadan kaldırmamaktadır.

Tahliye Talebi ve Süreci

Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında tahliyesini (salıverilmesini) isteyebilir. Bu istem, en geç üç gün içinde karara bağlanmalıdır. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanabilir. Tahliye talebinin reddine ilişkin kararlara da, yazımızın yukarısında sizlerle paylaştığımız tutukluluğa itirazı incelemeye görevli mercilere iletilmek üzere itiraz edilebilmektedir.

Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, tutuklamanın veya adli kontrol tedbirinin gereksiz hale geldiğine kanaat getirirse şüpheliyi re’sen serbest bırakabilmektedir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, beraat kararı, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi veya tutukluluktaki azami sürelerin dolması gibi hallerde tutuklama kararı kendiliğinden hükümsüz hale gelmekte ve kişi serbest bırakılmaktadır.

Yargı Kararları ve Doktrindeki Görüşler

Türk hukukunda tutuklama  ve tutukluluğa itiraz kurumu, hem ulusal hem de uluslararası yargı mercilerinin içtihatları ve doktrindeki tartışmalar ışığında sürekli gelişim göstermektedir. Bu alandaki kararlar ve görüşler, uygulamanın hukuka uygunluğunu sağlamak ve birey özgürlüğünü korumak adına büyük önem arz etmektedir.

Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Tutuklama ve Tutukluluğa İtiraz Konusundaki Güncel İçtihatları

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, tutuklama kararlarının gerekçeli olması, ölçülülük (orantılılık) ilkesine uyulması ve katalog suçların otomatik tutuklama nedeni sayılmaması gerektiği konularında tutarlı içtihatlar geliştirmiştir.

  • Gerekçeli Karar ve Katalog Suçlar Sorunu: Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, tutuklama kararlarında “kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilmesi” zorunluluğunu defalarca vurgulamıştır. “Suçun mahiyeti, kanıt durumu, dosya kapsamı” gibi soyut ifadelerle verilen tutuklama kararları özellikle Anayasa mahkemesi ve AİHM tarafından hak ihlali olarak kabul edilse de uygulamada tutuklama kararlarının neredeyse tamamının bu şekilde verildiği de bir gerçektir.. AYM, isnad edilen suç katalog suçlardan dahi  olsa somut gerekçe sunulması gerekliliğini defaatle belirtmiştir. Örneğin, AYM, tutuklama talebinin daha önce iki kez reddedildiği bir başvuruda, sonrasında katalog suça atıfla verilen tutuklama kararını, önceki gerekçeleri çürüten yeni bir değerlendirme içermediği için hak ihlali saymıştır. Bu durum, katalog suçların otomatik tutuklama nedeni olarak kabul edilemeyeceğini, her somut olayda tutuklama nedenlerinin varlığının ayrıca ve somut olarak gerekçelendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu yaklaşım, yasal karinenin tek başına yeterli olmadığını ve yargı makamlarının her durumda somut delil ve gerekçe sunma yükümlülüğünü sürdürdüğünü de göstermektedir.
  • Ölçülülük İlkesinin Uygulanması: Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, tutuklama kararının “işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde verilemeyeceğini” sürekli olarak vurgulamaktadır. Hakimlerin, tutuklama şartları oluşsa bile tutuklama kararı verip vermemekte takdir yetkisi olduğu, aslolanın tutuksuz yargılama olduğu belirtilmiştir. Özellikle uygulamada, katalog suç kapsamına girsin veya girmesin, “evleviyet” ve “ölçülülük” ilkeleri gereğince öncelikle adli kontrol tedbirinin gözetilmesi gerektiği, ancak bunun göz ardı edildiği ve tutuklamanın bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı eleştirileri içtihatlarda da yer bulmaktadır.
  • Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 12.04.2023 Tarihli Kararı (Esas: 2021/15681, Karar: 2023/3420): Bu önemli kararda, sanıkların telefon görüşmeleriyle uyuşturucu madde ticaretine ilişkin suç şüphesi doğduktan sonra, önleme aramasıyla yapılan arama neticesinde elde edilen delillerin “yasak delil” niteliğinde olduğu ve hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Karar özeti, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılamada kullanılamayacağını vurgulayarak, delillerin hukuka uygun toplanmasının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu durum, tutuklama gibi koruma tedbirlerinin dayanağı olan somut delillerin de hukuka uygun yollarla elde edilmesi gerektiğini de hatırlatmaktadır.
  • Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 15.01.2024 Tarihli Kararı (Esas: 2023/5442, Karar: 2024/422): Bu güncel kararda, sanığın “suçla ilgili kişi veya kişileri gizleme” ya da “daha az ceza alacağını sanma” amacına dayanmış olabilecek ve diğer delillerle desteklenmeyen ikrarının tek başına mahkûmiyet hükmüne esas alınamayacağı ifade edilmiştir. Bu karar, yargılamada delillerin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiğini ve tek bir delilin, özellikle de şüpheli bir ikrarın, tek başına mahkumiyet için yeterli olmadığını göstermektedir. Bu durum, tutuklama kararı verilirken aranan “kuvvetli suç şüphesi”nin de sağlam ve birden fazla delille desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2021/298 E., 2022/791 K. Sayılı Kararı: Bu kararda, CMK 100. maddesi uyarınca tutuklama şartları oluşsa bile tutuklama kararı verip vermemekte hakimin takdir yetkisi olduğu vurgulanmıştır. Karar, tutuklamanın bir koruma tedbiri olduğunu ve hakimin, kanunda belirtilen tutuklama nedenleri mevcut olsa dahi, somut olayın özelliklerine göre tutuklama kararı vermeyebileceğini belirtmektedir. Bu, tutuksuz yargılamanın asıl olduğu ilkesini defaatle vurgulamakta ve katalog suçların dahi otomatik tutuklama nedeni sayılmaması gerektiğini desteklemektedir.

Yasal Uyarı: Bu yazı genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hukuki danışmanlık niteliği taşımaz. Yazılarımız düzenli aralıklarla kontrol ediliyor olsa da; Her gün değişen içtihatlar neticesinde yazımızın güncelliği de garanti edilememektedir. Her somut olay kendi özel koşullarına göre değerlendirilmelidir. Hak kayıpları yaşamamak için profesyonel hukuki yardım almanız tavsiye edilir.

Tutukluluğa İtiraz Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

 Tutuklamaya dair hakim veya mahkeme kararına karşı itiraz, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde kararı veren mercie yapılmaktadır (CMK m. 268/1). Bu süre, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanmaktadır.

Tutuklama kararına esas olarak tutuklanan şüpheli veya sanık itiraz edebilir. Ayrıca, şüpheli veya sanığın müdafii (avukatı), yasal temsilcisi (babası, annesi, vasisi, kayyımı) ve eşi de itiraz hakkına sahiptir. Cumhuriyet savcısı da tutuklama isteminin reddi kararına karşı itiraz edebilmektedir.

Tutuklamaya itiraz, kararı veren hakim veya mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılmaktadır. İtirazı incelemeye yetkili merci, kararı veren mahkemenin türüne göre değişmektedir (örneğin, sulh ceza hakimliği kararlarına karşı asliye ceza mahkemesi hakimi inceleme yapar). İtiraz, kural olarak dosya üzerinden ve duruşma yapılmaksızın incelenmektedir.

Evet, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesi ve Anayasa’nın 19. maddesi uyarınca, haksız tutuklamadan dolayı zarar gören kişilerin devletten tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu hak, kanuni gözaltı/tutukluluk sürelerinin aşılması, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatına karar verilmesi gibi durumlarda ortaya çıkabilmektedir.

 

Tıkla, Paylaş

inde Yer Alan Diğer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir